On altinci yüzyilin ‘din savaslari’nda da her seyden önce çok somut maddi sinif çikarlari söz konusuydu ve bu savaslar, tipki daha sonra Ingiltere’de ve Fransa’da ortaya çikan iç çatismalar gibi, sinif mücadeleleriydi. Bu sinif mücadelelerinin o dönemde dinsel isaretler tasimasi, tek tek siniflarin çikarlarinin, ihtiyaçlarinin ve taleplerinin dinsel bir örtünün altinda gizlenmesi, isin özünü hiçbir sekilde degistirmez ve dönemin kosullariyla kolayca açiklanabilir.
Friedrich Engels, 1525 Devrimi diye de andigi Alman Köylü Savasi’ni incelerken, Karl Marx’a ait oldugunu özellikle vurguladigi materyalist tarih anlayisina yaslaniyor. Dönemin siyasal ve dinsel teorilerinin birer neden degil, ulasilmis iktisadi gelisim asamasinin sonuçlari oldugunu göstermeye çalisiyor.
Protestanligin kurucusu olan Martin Luther, baslangiçtaki radikal tezlerinden neden vazgeçmisti? Komünizmi sezmis olan Thomas Münzer’in basarisizliga ugramasi neden kaçinilmazdi? Genis bir cografyada ayaklanan köylüler, görece zayif hasimlari karsisinda neden yenilgiye ugramisti? Materyalist tarih anlayisi, bu tür sorularin gerçek cevaplarinin açiga çikarilmasini sagliyor.
Engels, ilk olarak 1850 yilinda yayimlanan eserinin 1870 tarihli ikinci baskisi için yazdigi ve 1875 tarihli üçüncü baskida genislettigi önsözde, Almanya’daki 1525 Devrimi ile 1848-49 Devrimi arasindaki benzerlikleri ve farkliliklari ele almanin ötesinde, isçi sinifinin ve önderlerinin o dönemdeki güncel görevlerine de isik tutuyor.
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade