Küba’nin 47 yasinda intihar eden dâhi yazari Guillermo Rosales’in, agir bir sizofreniden muzdarip oldugu günlerde kaldigi zamanlardakine benzeyen bir bakimevini anlattigi Felaketzedeler Evi’nin bas karakteri William Figuares, –yine tam da yazar gibi– Küba’dan Miami’ye gelmis sürgün bir yazardir. Ama halasi, onu göçmenlerin çogunlukta oldugu “bakimevi”ne yerlestirince burada bambaska bir dünya bulur: Tersine isleyen bir Amerikan rüyasi. “Disarida bakimevi diyorlardi oraya, ama mezarim olacagini biliyordum ben,” der William burasi için. “Hayattan umudunu kesmis insanlarin sigindigi, kiyida kösede kalmis barinaklardan biriydi. Kaçiklar çogunluktaydi. Yapayalniz ölsünler, kazananlarin basina bela olmasinlar diye aileleri tarafindan birakilan yaslilar da vardi.”
Felaketzedeler Evi’nin sakinleri, yeryüzündeki kisisel felaketlerin cisimlesmis özetini sunarlar âdeta. Fakat bir süre sonra William, kendisi gibi bir felaketzede olan Francis’le tanisir. O güne dek içinde bir bosluk duygusu ve elinde Ingiliz sairlerin kitabiyla yasayip giderken ruhunda bir umut filizlenir: Yeniden hayal kurup planlar yapmaya ve Beatles sarkilari mirildanmaya baslar.
1987’de Octavio Paz’in oyuyla Letras de Oro Roman Ödülü’nü kazanan ve bugün Küba edebiyatinin kült kitaplarindan biri olarak kabul edilen Felaketzedeler Evi’ni Gökhan Aksay Ispanyolca aslindan çevirdi.
“Muhtemelen bugüne kadar okudugum en kederli roman.”
- Thomas McGonigle
“Felaketzedeler Evi, kirk yillik Küba sürgün edebiyatinin essiz bir örnegidir.”
–Ivette Leyva Martínez
Güvenli Ödeme
Hızlı Teslimat
Kolay İade